Ekonomiyi bir an için durma noktasına getiren küresel şok veya derin durgunluk dönemlerini düşünün.
İçindekiler
Parasal genişleme (QE), merkez bankalarının ekonomideki para arzını artırmak amacıyla başvurduğu, alışılmadık bir para politikası aracıdır. Daha çok geleneksel faiz indirimlerinin yetersiz kaldığı durumlarda kullanılır. Merkez bankası, devlet tahvillerine veya ipoteğe dayalı menkul kıymetler gibi finansal varlıkları topluca satın alarak bankacılık sistemine yeni para (Likidite) enjekte eder. Stratejinin temel amacı; kredi maliyetlerini düşürmek, yatırımları ve harcamaları teşvik ederek ekonomik aktiviteyi canlandırmaktır.
Her iki politika, merkez bankasının bilanço yönetim biçimi ve piyasaya verdiği mesaj açısından birbirinin tam zıttıdır. Parasal genişleme sürecinde merkez bankası, piyasadan varlık satın alarak para arzını artırır ve bilançosunu büyütür. Parasal daralma ise merkez bankasının varlıklarını satma veya vadesi gelmiş olanları yenilememe suretiyle piyasadaki para miktarını azaltmasıdır. Kısacası daralma, bilançoyu küçültür. Genişleme genellikle faizleri aşağı çekerken daralma ise yükselmesi yönünde baskı oluşturur. Bu iki zıt uygulama, merkez bankası faiz politikası ve piyasaya etkileri açısından kritik önem taşır.
Merkez bankaları, parasal genişleme aracına sık sık başvurmaz. Genellikle ekonominin son çare olarak gördüğü durumlarda gündem bu yönde olur. Faiz oranlarının zaten sıfır seviyesine veya alt sınırına indirilmesine rağmen ekonomi hâlâ canlanmıyorsa merkez bankalarının hareket alanı kısıtlanmış demektir. Bu noktada piyasaya doğrudan para enjekte etmeyi hedefleyen parasal genişleme politikaları değerlendirilebilir. En belirgin senaryo, geleneksel para politikası olan faiz indirimlerinin etkisiz kalması ve sıralanan örneklerdir:
Bu tür kriz anlarında piyasaya doğrudan ve güçlü müdahaleler gerekebilir. Merkez bankaları, finansal sistemi desteklemek ve çarkların dönmesini sağlamak adına benzer aksiyonlar alabilir.
Parasal genişleme sürecini, merkez bankasının piyasaya birkaç adımda taze para enjekte etmesi olarak düşünebiliriz. Bu işlem genellikle birkaç adımda gerçekleşir. Merkez Bankası, satın alma için karşılık olarak dijital ortamda yeni para yaratır. Yani fiziksel olarak banknot basma gerekliliği yoktur. Bunun yerine ticari bankaların merkez bankasında tuttukları rezerv hesaplarına ilgili tutar, elektronik olarak eklenir. Bankalar ellerindeki tahvilleri merkez bankasına verir, karşılığında kullanıma hazır nakit rezervler alır.
Hamlelerle iki temel sonuç hedeflenir. Birincisi, bankacılık sistemindeki likidite (Nakit miktarı) bollaşır. Elinde fazla rezerv biriken bankaların bu meblağı KOBİ'lere veya bireylere kredi olarak kullandırması beklenir. Krediye erişimin kolaylaşması da iş dünyasının nakit akışı ve işletme sermayesi ihtiyaçlarını karşılamasına yardımcı olabilir.
İkinci etki ise faiz oranları üzerinde görülür. Merkez bankasının yoğun tahvil alımı, talebi artırır ve fiyatları yükseltir. Tahvil fiyatları ile faiz getirileri ters yönde hareket eder. Fiyat yükseldikçe uzun vadeli faizler düşme eğilimine girer. Konut kredilerinden kurumsal borçlanma maliyetlerine kadar geniş yelpazedeki faizler üzerinde aşağı yönlü baskı oluşur.
Merkez bankaları, parasal genişleme gibi güçlü araçları kullanırken genellikle ekonomik yavaşlamayı tersine çevirmeyi amaçlar. Temel motivasyon, finansal piyasalardaki istikrarın reel ekonomiye yayılmasını kolaylaştırmaktır.
Politikanın en belirgin hedeflerinden biri GSYİH'yi (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) artırmaktır. Düşük faiz oranları, işletmeler için yatırım yapmayı daha cazip hâle getirir. KOBİ'ler yeni ekipman alımı veya tesis genişletme için daha ucuza borçlanabilir. Benzer şekilde hane halkları da konut veya otomobil alımı için krediye daha kolay ulaşabilir. Artan harcamalar, ekonomik büyüme için gereken talebi yaratır. Finansal gelişme ve ekonomik büyüme ilişkisi üzerine kurulu mekanizmayı temel alan bu süreçte finansal koşulların iyileşmesi, doğrudan reel sektörü besleyecektir.
Durgunluk dönemlerinin en büyük risklerinden biri deflasyon yani fiyatların genel seviyesinin sürekli düşmesidir. Fiyatların gelecekte daha da düşeceği beklentisi, tüketicilerin harcamalarını ertelemesine neden olabilir. Ertelenen harcamalar, ekonomik aktiviteyi durma noktasına getirerek kısır döngü yaratır. Parasal genişleme, piyasadaki para miktarını artırarak bu düşüş eğilimini kırmayı hedefler. Merkez bankalarının genellikle %2 civarında belirlediği sağlıklı enflasyon hedefine ulaşmak için kullanılır.
Ekonomik faaliyetler canlandığında pozitif tablonun istihdam piyasasına da yansıması beklenir. Yatırım maliyetleri düşen ve satışları artan işletmeler, operasyonlarını genişletmek için yeni çalışanlara ihtiyaç duyar. Parasal genişleme, yatırım ortamı yaratarak dolaylı yoldan istihdamı destekler. Merkez bankalarının (Özellikle ABD Merkez Bankası FED'in) "maksimum istihdam" gibi çift yönlü hedefleri bulunur.
Parasal genişleme politikalarına ilişkin en bilinen yaygın uygulanan örnekler, 2008 krizi sonrasında ve COVID-19 pandemisi sırasında görülmüştür. Örneğin; ABD parasal genişleme uygulamalarında FED, devasa boyutlarda hazine tahvili alımları gerçekleştirmiştir. Yine aynı örnek üzerinden açıklamak gerekirse FED parasal genişleme programlarını (QE1, QE2, QE3 ve pandemi dönemi QE'si) duyururken genellikle aylık alım hedefleri belirler. Benzer politikalar Japonya Merkez Bankası (BoJ) ile Avrupa Merkez Bankası (ECB) tarafından da farklı ölçeklerde ve varlık türleriyle uygulanmıştır.
Parasal genişleme, faiz oranları üzerinde doğrudan baskı mekanizması olarak işler. Finans piyasalarında tahvil fiyatı ile faiz getirisi ters orantılıdır. Fiyat yükseldiğinde getiri (Faiz) düşer.
Ayrıca düşüş sadece devlet tahvilleriyle sınırlı kalmaz. Uzun vadeli devlet tahvili faizleri, piyasadaki diğer tüm kredi maliyetleri için referans noktası görevi görür. Parasal genişleme faiz oranları arasındaki ilişki özetle domino etkisi yaratır. Konut kredisi faizleri, kurumsal borçlanma maliyetleri ve KOBİ kredilerinin faizleri de bu düşüşü takip etme eğilimine girer.
Parasal genişlemenin en çok tartışılan riski; piyasaya sürülen fazla likiditenin, mal ve hizmetlere olan talebi ekonominin üretim kapasitesinden daha hızlı artırarak yüksek enflasyona yol açabilmesidir. Başka bir önemli tehlike de varlık fiyatı balonlarının oluşmasıdır. Faiz oranları sıfıra yaklaştığında yatırımcılar getiri arayışıyla daha riskli varlıklara yönelebilir. Bu durum, hisse senedi piyasalarında veya gayrimenkul sektöründe spekülatif artışlara neden olabilir. Politikanın yarattığı likidite bolluğu, borsada endeksler üzerinde yapay ve sürdürülemez yükselişleri tetikleyebilir.
Ayrıca bankaların merkez bankasından aldıkları kaynağı reel sektöre kredi olarak aktarmak yerine rezerv olarak tutmayı tercih etmesi, politikanın etkinliğini sınırlar. Böyle durumlarda parasal genişleme ile ekonomik büyüme arasında hedeflenen güçlü bağ kurulamayabilir. Piyasaların ucuz paraya bağımlı hâle gelmesi ve merkez bankasının politikadan çıkış stratejisinin (QT) kendisinin yeni bir kriz yaratma potansiyeli de önemli riskler arasındadır.
Merkez bankası böyle büyük ölçekli bir alım programı duyurduğunda piyasaya ekonomiyi destekleme konusundaki kararlılığını güçlü bir şekilde göstermiş olur. Güven sinyali, panik havasını dağıtmayı ve yatırımcıların risk iştahını artırmayı hedefler. Tüketiciler, ekonominin kötüye gitmeyeceği yönünde bir güvence hissettiğinde harcamalarını rahatça gerçekleştirebilir.
Parasal genişleme, aynı zamanda enflasyon beklentilerini de şekillendirir. Piyasaya bol miktarda para sürülmesi, geleceğe enflasyonun artacağına dair beklentileri tetikleyeceğinden borçlanmanın reel maliyeti daha da düşerek yatırımı teşvik eder. Uluslararası piyasalarda ise ülkelerin para biriminin değerini etkileyebilir. Bollaşan yerel para birimi, döviz kurları üzerinde baskı yaratarak ihracatçıların rekabet gücünü dolaylı olarak destekleyebilir.
Parasal genişleme gibi makroekonomik gelişmelerin, faiz oranları ve yatırımlarınız üzerindeki etkilerini takip etmek, kimi zaman karmaşık olabilir. Finansal kararlarınızı verirken doğru bilgilere ve araçlara ulaşmak, değişken piyasa koşullarında kritik önem taşır. HangiKredi, ihtiyaç duyduğunuz kredi, mevduat faizi veya sigorta seçeneklerini tek bir platformda karşılaştırarak en doğru finansal kararı vermenize yardımcı olur. Piyasa koşullarına karşı bütçenize yönelik en avantajlı seçenekleri keşfetmek için HangiKredi'nin sunduğu hizmetlerden faydalanabilirsiniz.
Yurt Dışı Harcamaları Taksitlendirilir mi?
Öğrenciler Kredi ya da Kredi Kartı Alabilir mi?
Blockchain Teknolojisinin Temel İlkeleri
Yorum Yazın
Konuyla ilgili sormak ya da eklemek istedikleriniz için yorum bırakabilirsiniz.