İşletmeler yalnızca kazançlarını değil devlete karşı mali yükümlülüklerini de düzenli bir şekilde kayıt altına almak zorundadır.
İçindekiler
Ticari faaliyette bulunanlar, mali hareketleri için hem vergi ödemeli hem de muhasebe kaydı tutmalıdır. Bu süreçte esas alınan vergi muhasebesi düzenlemeleri, kayıtların ve ödemelerin yasal zeminde ilerlemesini sağlar. Türkiye’de kurum kazancı üzerinden hesaplanan vergilerin muhasebeleştirilmesinde TMS 12 Standardı temel alınır. TMS 12, vergiye tabi tüm gelirleri kapsar. Ayrıca kâr dağıtımlarında kaynakta kesinti yapmak suretiyle ödenen vergileri de içerir.
Vergi muhasebesi, işletmelerin gelir, kurumlar, KDV ve ÖTV gibi vergi türleri üzerinden yükümlülüklerini takip etmelerine olanak tanır. Bu süreçte her bir vergi türüne yönelik kayıt ve beyanname hazırlıkları yapılır. Örneğin, işletmeler elde ettikleri kazançlar üzerinden gelir vergisi, kârları üzerinden ise kurumlar vergisi öder. Bu kapsamda dikkat edilmesi gereken noktaları anlamak, vergi muhasebesi ve işletme stratejilerini doğru şekilde gerçekleştirmenizi sağlar.
Vergi muhasebesi, işletmelerin yasalara tam uyum sağlamasını mümkün kılar. Böylelikle kanunlara aykırılıktan kaynaklanan hukuksal, operasyonel ve finansal sorunlar önlenebilir. Vergi muhasebesinin avantajları arasında şunlar da yer alır:
Finansal sağlık hem işletmeler hem de kişiler açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle bireysel vergi muhasebesi de düzenli olarak gerçekleştirilmelidir. Örneğin gelirleriniz ve varlıklarınız üzerinden ödediğiniz vergilerin kayıtlarını tutabilirsiniz. Söz konusu kayıtlar, kazançlarınızı ve harcamalarınızı dengelemenizi kolaylaştırırken yatırım kararlarınıza da yön verir.
Vergi muhasebesi tanımında yasalara uygunluk vurgusu ön plana çıkar. Zira burada temel amaç, vergi kayıtlarının kanunlarla tam uyumlu hâle getirilmesidir. Böylece işletmeler, denetim süreçlerinden sorun yaşamadan geçebilir. Uluslararası mevzuatta UMS 12 Gelir Vergilerinin Muhasebeleştirilmesi Standardı; Türkiye’de ise TMS 12 ilkeleri baz alınır. Ayrıca 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun muhasebe işlemlerine ilişkin maddeleri de göz önünde bulundurulur.
Vergi kanunlarına uyum sağlamayan işletmelerin karşılaşabileceği yaptırımlara örnek olarak, gelirlerini eksik beyan eden bir firmanın vergi incelemesine tabi tutulması gösterilebilir. Böyle bir durumda hem eksik beyan edilen vergi tutarının tahsili hem de gecikme faizi ve vergi ziyaı cezası uygulanabilir. Örneğin; bir şirketin yıllık 1 milyon TL gelir elde ettiğini beyan etmediği tespit edilirse eksik tutar için %50 oranında vergi ziyaı cezası kesilir. Bu da işletmenin mali yükünü ciddi oranda artırabilir.
Vergi muhasebesinin öneminden bahsederken finansal planlamaya ayrı bir parantez açmak gerekir. Zira işletmelerin vergi yükümlülükleri, kısa ve uzun vadeli mali tahminlerde kilit rol oynar. Şirketler; vergi ödemelerini önceden planlayarak nakit akışını koruyabilir, beklenmedik masraflara ve risklere karşı önlem alabilir. Vergi muhasebesinin işletmelere sağladığı faydalar sayesinde şirketler mali gücünü artırabilir ve hedeflerine daha emin adımlarla ilerleyebilir.
Vergi muhasebesi ile maliyet kontrolünde aşağıdaki faydalar sağlabilir:
Muhasebedeki süreklilik ve dönemsellik kavramları, vergi kayıtlarında da esas alınır. Bu ilkelere göre vergi ödemelerinin işletme ömründen bağımsız ve belirli periyotlar itibarıyla kaydedilmesi gerekir. Ayrıca dönem sonunda tüm maliyet ve gelir tablosu hesapları kapatılmalıdır. Vergi muhasebesi süreci ise gelir ve gider kayıtların tutulması, beyanname hazırlığı, iadeler ve ödemeler şeklinde ilerler. İşletmeler, bu süreçte gelirlerinin hangi vergi dilimi kapsamında değerlendirileceğini de belirlermiş olur.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu, gelir ve gider kayıtlarına ilişkin maddeler içerir. Bu kanunun 194. maddesinde işletmelerin defter tutma esaslarından bahsedilir. İlgili kanun hükmüne göre defterin sol tarafına giderler; sağına ise gelirler yazılır. Giderler, satın alınan mallar ya da gördürülen hizmetler karşılığında ödenen tüm bedelleri kapsar. Gelirler ise tahsil edilen mal ve hizmet tutarlarıdır. Sayılan kalemler, vergi matrahını yani tabanını oluşturur. Verginin hesaplanmasında bu matrah esas alınır.
Vergi beyannamesi, kazançların ilgili kurumlara bildirildiği belgedir. Bu belge, vergi türüne göre farklı şekillerde düzenlenir ve tarihlerde teslim edilir. Örneğin Kurumlar Vergisi için 5520 sayılı kanunun beyannameye dair maddelerini dikkate almalısınız. Tacirlerden alınan bu verginin son beyan tarihi ise hesap döneminin kapanışını izleyen dördüncü ayın yirmi beşinci günüdür. İşletmeler, bu bildirimi ister kanuni merkezinin bulunduğu yerdeki vergi dairesinden ister e-Beyanname sisteminden online olarak gerçekleştirebilir. Ayrıca vergi beyanname muhasebesinde bu süreçlere ilişkin kayıtları da tutmalıdır.
Geçici vergi işlemleri ve muhasebesi, üçer aylık dönemler hâlinde gelirlerin ve giderlerin raporlanması ile vergi matrahının hesaplanmasını sağlar. Bu süreçte geçici vergi ödemelerinin yıllık beyannameye mahsup edilmesi de önemli bir adımdır.
Şirket vergi muhasebesinde iade prosedürleri son derece önemlidir. Zira vergi iadesi, fazladan yapılan ödemelerin geri alınmasını mümkün kılar. Bu uygulamaya KDV (Katma Değer Vergisi) süreçlerinde rastlanır. İşletmeler, faaliyetlerini sürdürürken KDV öder ve tahsil eder. Ödenen vergi tahsil edilenden fazla olduğunda iade hakkı doğar. Vergi muhasebesi sorumlusu, nihai tüketiciye yansıtılamayan bu tutarı geri almak için Gelir İdaresi Başkanlığına başvurabilir.
Vergi muhasebesi, firmaların farklı süreçlerinde önemli rol oynar. Mali planlamadaki göreviyle işletmelerde bütçe yönetimi stratejilerine yön verir. Şirketler, vergi yükümlülüklerini muhasebe ilkelerine göre kontrol altında tutarak daha emin adımlarla ilerler. Örneğin kaynakları ve maliyetleri arasındaki dengeyi kurabilir. Vergi muhasebesinin işletme stratejilerine etkileri arasında şunlar da sayılabilir:
|
|
|
|
|
|
|
|
İşletmeler, birleşme veya satın alma yoluyla büyüme kararlarında da vergi muhasebesinden destek alabilir. Bu işlemler, bahsi geçen yöntemlerle faaliyet alanını genişletmenin beraberinde getireceği vergi sorumluluklarını gösterir. Böylece firmanın sermayesini ve iş akışını olumsuz etkileyecek adımlardan kaçınmak mümkün olur.
Vergi, devletler için gelir; işletmelerin ise gider kalemidir. Özelden kamuya gelir akışının sağlandığı bu süreçte her iki tarafın bazı sorumlulukları ve hakları vardır. Örneğin işletmeler, gerekli şartları taşıması durumunda çeşitli vergi avantajlarından yararlanabilir. Bu avantajlar arasında gider gösterilerek vergiden düşülen harcamalar ön plana çıkar.
Yemek, çalışan, ulaşım, giyim, kira ve aidat gibi işletme masraflarını gider göstererek vergi matrahından indirebilirsiniz. Vergi avantajları arasında istisnalar, muafiyetler, indirimler ve sübvansiyonlar* da yer alır. Farklı kurumların sunduğu bu yasal imkânlardan yararlanarak vergi yükümlülüklerinizi hafifletebilirsiniz.
Vergi ödemelerinin kolaylaştırılması amacıyla kredi kartı ile vergi ödeme seçeneği, birçok işletme ve birey için büyük bir avantaj sağlar. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın sunduğu bu hizmet sayesinde vergi ödemelerinizi taksitlendirebilir veya ödemenizi hızlı bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz.
İşletmeler için özel olarak sunulan ticari kartlar, finansal yönetimi kolaylaştıran araçlardır. Ticari kartlar ile yapılan vergi ödemeleri; nakit akışını düzenlemek, dönemsel maliyetleri kontrol altına almak ve ödeme tarihlerini daha esnek bir şekilde yönetmek için idealdir. Üstelik bu ödemeler muhasebe kayıtlarına gider olarak işlenebilir. Böylece şirketlerin vergi avantajlarından daha etkin bir şekilde yararlanması sağlanabilir.
Notlar:
*destekleme, karşılıksız yardım
Yorum Yazın
Konuyla ilgili sormak ya da eklemek istedikleriniz için yorum bırakabilirsiniz.