TCMB faiz artırımlarını sürdürürken Hazine faizleri de yeniden şekilleniyor; Kasım’ın 10’u itibariyle Hazine Tahvil faizleri on yıl vade için yüzde 28,35, beş yıl vade için yüzde 33,49 ve iki yıl için ise yüzde 41,71 olmuş.
Tersine getiri eğrisini göstermenin başka bir yolu da uzun vadeli getiri eksi kısa vadeli getiridir. Bu fark (spread) grafik olarak da gösterilebilir. Kısa vadeli getiri uzun vadeli getiriden daha yüksek olduğunda sıfırın altına iner, tersi geçerli ise “fark eğrisi” sıfırın üzerinde seyreder. Bu ters seyreden getiri eğrisi ABD’de de İngiltere’de de geçerli.
Aslında bu tersine verim eğrisinin “normal işleyen” bir ekonomide olmaması gerekir. Çünkü, getiriler riski yansıtır. Önümüzdeki 10 yıl içinde “kötü bir şey olma olasılığı”, önümüzdeki iki yıl içinde eşit derecede kötü bir şey olma olasılığından daha yüksektir. Daha uzun vadeli tahvile yatırım yapanlar bu yüksek risk için daha yüksek getiri talep eder. Kısaca risk zamanla büyüdüğü için uzun vadeye daha yüksek bir faiz istenir.
Eğer bu eğri tersine çevrilmiş ise bazı şeylerde anormallik var demektir. Türkiye ekonomisinde de ABD ve İngiltere dahil bu eğrinin ortaya çıktığı ekonomilerde de durum aynı…
Yüksek enflasyon başta gelişmiş ekonomiler olmak üzere özellikle Türkiye için de önemli bir sorun. Merkez bankaları bu nedenle faiz artırıp sıkılaşmaya gittiler.
Tersine verim eğrisi piyasada “gelecekte enflasyonun düşeceğinin bir göstergesi” olarak değerlendirildi. Yani oluşan tersine getiri eğrisi hemen normalleştirildi…
Oysa bu eğrinin bir diğer yüzü var. Tersine çevrilmiş getiri eğrisi ile durgunluk arasında bir bağ var. 1986’da Campbell Harvey bu ilişkiyi ilk ölçen iktisatçılardan biri. ABD’de 3 aylık ve 10 yıllık Hazine faizleri arasındaki farkı, gelecekte bir durgunluğun ortaya çıkabileceğine ilişkin bir öncü gösterge olarak kullanılabileceğini göstermiş. ABD’de genelde durgunluk (resesyon) dönemlerinden önce getiri eğrisinin tersine çevrildiğini belirtmiş. Ayrıca Arturo Estrella ve Frederic S. Mishkin de 1996’daki makalelerinde bu eğrinin bir tahmin aracı olarak kullanılabileceğini yazmışlar…
ABD, İngiltere ve Almanya başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde durgunluk sinyallerinin alındığına ve hatta bazı ülkelerde (Örneğin, Almanya) durgunluğun derinleşme trendinde olduğuna ilişkin göstergeler açıklanıyor. Şaşıracak bir şey de yok. Faiz yükselişleri ve sıkılaşma çabaları talebi baskılayarak enflasyonu düşürecek ancak ekonomileri de durgunluğa sokacak. Sadece zamanı konusunda belirsizlik var…
Bizde de sanayi üretim endeksi, PMI gibi öncü göstergeler ekonomik faaliyetlerin son çeyrekte yavaşlayacağına işaret ediyor. Önümüzdeki yılın mart ayında yapılacak yerel yönetim seçimlerine ekonomik durgunluk (üretimde gerileme, işsizlikte artış) içinde mi girilecek yoksa biraz ipleri gevşetip asıl sıkılaşmayı seçim sonrasına mı bırakacağız göreceğiz…
Güncel döviz kurlarına göz atın!
Tabii ki burada Hazine faizlerinden söz etmişken bir konunun da altını çizmemiz gerekiyor. ABD’de yükselen borçlanma faizlerinin önümüzdeki yıllarda, şimdi yüzde 130’larda seyreden Kamu Borcu / GSYH oranını daha yüksek düzeylere çıkarabileceği ve borçların çevrilmesinde sorun yaşanabileceği tartışılıyor.
Türkiye’de Kamu Borcu /GSYH oranı yüzde 33 gibi düşük düzeylerde. Ancak 2023 ve 2024’te GSYH’nın yüzde 6.4’üne ulaşması beklenen bütçe açıkları ve yükselen faiz maliyetleri bu oranı daha da yükseğe itebilir. Bir de unutulmaması gereken bizim kamu borçlanmamızın yarısından fazlası döviz cinsinden, dolayısıyla ciddi kur riski taşınıyor…
Yorum Yazın
Konuyla ilgili sormak ya da eklemek istedikleriniz için yorum bırakabilirsiniz.